21 Eylül 2008 Pazar

garip ama gerçek

Aşağıda okuyacağınız olaylar asparagas yada düzmece haberler değildir. Hepsi polis kayıtlarına geçmiş, birçoğu yazılı, görsel başında yayımlanmıştır.
Şimdi sıkı durun;

Yer: Kayseri
Siz hıç karanlıkta iyi göremediğiniz için yakıt deposunun, tam dolup dolmadığını çakmak yakarak kontrol etme cesaretini kendinizde buldunuzmu!
Kayseri şehirlerarası otobüş terminalinde 38 AS 991 plakalı yolcu otobüsüne mazot alan muavin Z. T. deponun tam dolup dolmadığından emin olmak için çakmak çakarak kontrol etmek ister.
Sonuç: Buharlaşan mazotun parlaması ve muavinin yanık tedavisi için hastahaneye kaldırılması...

Yer: Gaziantep
Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna bağlanmış salıncaklardan oluşan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayı çalıştırırlar. Ancak sandelyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek açılmasından dolayı durdurmak içi şaltere ulaşamazlar ve sabaha kadar kimseye seslerini duyuramazlar.
Sonuç: Bu bekçilerden biri hayatını kaybetmiş, diğeri işe gördügü uzun tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamamıştır...
Yer: Karabük
Siz demir çelik haddehanesinde çalışan bir işçinin, sigarasını yakmak için 600 tonluk preslerin arasından emekleyerek geçtiğini ve 2.450 santigrad derecedeki fırına ulaşmaya çalışırken son sigarasını yaktığını duydunuzmu?..

Yer: Giresun
Siz hıç birisinin, dış ağrısından kurtulmak için çenesine kurşun sıktığını ve beynini dağıttığını duydunuz mu?..

Yer: İstanbul, Sultanbeyli
Yuttuğu sineği öldürmek için ağzına Shelltox sıkip, zehirlenerek kendisi de ölen zamane uyanığını...

Yer: Erzurum
Birçok ülkede insanlar berbere gidip traş olurlar, ama hiçbir berber, masaj amacıyla müşterisinin kafasını sağa sola çevirirken boynunu kırmaz...

Yer: Bozcaada
Bankamatikten para çekerken başka bir ülkede elektrik çaprmasından ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz...

Yer: Adapazarı
Siz hiç arabası ile yolda giderken radyoda duyduğu göbek havasıyla coşup, göbek atmak için aracını kenara
çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan gelen aracın altında kalıp ölen duydunuz mu? Söz konusu olay TEM
otoyolu Sapanca mevkiinde cereyan etmiştir...

Yer: Konya
Aynı işyerinde, biri gündüz biri gece vardıyasında çalışan ve ikisi de işine motosiklet ile giden baba-oğulun, yolda karşılaşmaları normaldir, ama birbirlerine selam vermek içın ellerini sallarken, kaza yapıp ölmesi sadece bizde vaka-i adıyedendir...

Yer: Kocaeli, Dilovası
Hangi ülkede bir gemi mühendisı, kontrol etmek için gemi kazanına girdiğinde, biri başkası gelip kazan kapısını kapatır ve kazanı ateşleyip...
Güven iyidir ama kontrol daha iyidir (ALMAN ATASÖZÜ)
Güven iyidir ama kontrol gerekmez (TÜRK MANTALİTESİ)

Yer: Rize
Hangi ülkede; elektrik direğine yaşlanıp, ayakkabısına giren taşı çıkarmak için ayakkabısını silkeleyen birisi, yoldan geçen bir başkası tarafından (cereyana kapıldığı zannedilerek, kurtarmak amacıyla temas etmeden) kürekle vurularak kurtarılmaya çalışılır?..

Yer: Trabzon
Siz hiç başka bir ülkede, bir insanın, tuttuğu futbol takımının maçı, ya da siyasi partinin şeçimi kazanıp kazanmayacağı hakkında bir "uzvu" üzerine iddiaya girdiğini, "eğer kazanamazsak, ben de bunu keserim"
dediğini, iddiayı kaybedince Beşmele ile abdest alıp, iki rekat namaz kıldıktan sonra "onu" kestiği ve kan kaybından öldügünü duydunuzmu?..

Yer: Afyon
Siz hıç kahvehanede Okey oynanırken, İnsanların ve okey masasının üzerine inek düstügünü, duydunuz mu?
Toprak damlardan oluşan tipik anadolu mimarisi, sineklenen ve paniğe kapılarak nereye bastığını bilemeyen Sarıkız'ın ağırlığına dayanamamıştır..
__________________


Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasandı. Olay Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız?

Bu olay Kayseri-Bünyan ilçesi sinirlari içerisinde yasanmistir ki, olayın kendi Alfred Hitchcock'un meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler ürpertici.



Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmis ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içer.

Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası baslamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüs yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma derdindedir.

Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farıni fark eder. Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne?

Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua etmeye baslar.

Tüm günahlari için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın dogru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.

Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kulhu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstü başı ıslak ve şok haldedir.

Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik olusur.

Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :
-Hasan Yıldız baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?

Hiç yorum yok: