Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran sahi kiymetli mucevherlerle suslu bir
sandik hediye gonderiyor Sultan Selim'e.
Sandik aciliyor. Icinden cesit cesit degerli taslar, kiymetli
atlas,
kadife kumaslar cikiyor.Fakat bir de pis bir koku
yayiliyor.
Dehset bir koku, herkes burnunu
tikiyor.
Neyse en alttaki bohcadan insan pisligi cikiyooooor..
Yani Osmanliya acayip bir hakaret!!!!!
Cihan padisahi
emir veriyor,
"herkes dusunsun, buna ince bir sekilde cevap
vermeliyiz"
Ve cihan padisahi yine cozumu kendisi buluyor.
Ayni sekilde degerli mucevher ve kumaslarla suslu bir
sandik
hazirlatiyor.
Icine o zamanin Osmanli
Istanbul'unda imal edilen gul kokulu
en nadide lokumlardan bir
kutu hazirlatiyor, en altina da
kucuk bir pusula ve bir satir
yazi. Gonderiyor...
Sah sandigi aciyor. Actikca guzel bir koku
ve en altta bir kutu lokum.
Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elci
yiyor once, sonra oradakilere
ikram ediyor.
Kutunun
icindeki pusulayi Sah okuyor:
"Herkes yediginden ikram eder" !!!!!
21 Eylül 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder